6.3.13

Kürk Mantolu Madonna | Sabahattin Ali


1948 senesinde Bulgaristan'a kaçarken bir kaçakçı tarafından ya da sorgulamada işkenceyle, henüz 41 yaşındayken, öldürülen Sabahattin Ali'nin Türk Edibiyatı'na attığı en parlak imza Kürk Mantolu Madonna. Kitabı okudukça göreceksiniz ki Sevgili Maria Puder'e aşık olmamak, Sabahattin Ali'nin her satırın altına gizlediği incelikli zekasına hayran kalmamak elde değil. Böyle kıymetli bir yazarın genç yaşta, belki de en verimli üretim çağında, hadsizce yaşamdan koparılması hayatın yoz gerçeklerine canlı/ölü bir örnek. Onun deyişiyle; "Bizim matığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu. Bir kadın, trenin penceresinden dışarı bakabilir, bu sırada gözüne bir kömür parçası kaçar, o ehemmiyet vermeden bunu ovuşturur ve bu minimini hadise dünyanın en güzel gözlerinden birini kör edebilirdi. Yahut bir kiremit, hafif bir rüzgârla yerinden oynayarak, devrin gıpta ettiği bir kafayı parçalayabilirdi. Göz mü mühim kömür parçası mı, kiremit mi mühim kafa mı, diye düşünmek nasıl aklımıza gelmiyorsa ve bütün bunları nasıl hiç mütalaa yürütmeden kabule mecbursak, hayatın daha başka türlü birçok cilvelerine de aynı tevekkülle katlanmaya mecburduk." Karanlıkta koşarken bir yazar beklenmedik anda sırtına isabet eden bir kurşun sonucu insanlıktan çalınabilir ya da ard arda sorulan/kusulan küfür dolu sorulara eşlik eden tokatlarla kendinden geçebilirdi. Kurşun muydu onu öldüren, maruz bırakıldığı şiddet mi yoksa ruhunu yakan acı sualler mi?

Sayfalar ilerledikçe kitap da hızla sarıyor sizi. Daha önce adını koyamadığınız hislerinize, ustaca kimlik kartı çıkartıyor yazar. Bunun bir örneği henüz ilk sayfalarda çıkıyor karşımıza. Hissettiği gururu tanımlıyor karakter; "Bir insana başkalarından daha yakın olmanın gururu". Dünyamızın içine işleyen sarhoşluğa da açıklık getiriyor Sabahattin Ali. "İnsanları, kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve salahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır?" Sürekli güçlü olma arzumuzun, yarı farkında ama her zaman birilerine ve kendimize, kendimizi kanıtlama güdümüzün yerine, kusurlarımızla insan olma arzusunu ve sürekli üretme güdüsünü koyabilsek; hayatımız başka dünya ise bambaşka olurdu. Elbette yazmak, bir anlığına düşünmek kadar kolay değil bunu gerçekleştirmek. Yine de başlangıçlara inanmak lazım.

İlerleyen sayfalarda karakter gençlik heycanın kaynağını şu cümleyle anlatıyor; "Hayatta hiç bir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim." Bunun doğrulayamayacak kadar gencim. Ama şunu söyleyebilirim; bazen önceden zihnimizde kurguladığımız ve bize oldukça estetik görünen bir an, genelde son derece eğreti bir görünümle gerçeğe dönüşüyor. Hayal hep bir adım önde kalıyor.

Kitapta en sevdiğim satırlardan biri ise şöyle; "Dünyada hiçbir şey bana tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir." Sadece tabiattan melül insanın değil tüm insanların zorla gülmesi kadar hazin bir kare var mı hayatta? 

Yaklaştırmayan anların muhakkak uzaklaştırdığı sırrını okurla paylaşma cömertliğini gösteren Sabahattin Ali, insan ruhunun gerçekte aşkla ortaya çıktığından, ancak o zaman yaşamaya başladığımızdan ve bunun müthiş ferahlığından bahsediyor. Romanda bu müthiş ferahlığı tatma şansını yakalayan, saadetini ciddiye alan Raif'in koşulsuz aşkı karşısında, Maria'nın direncini bizzat onun ağızından okumak da mümkün; "İnsan, bilhassa kadın ve erkek münasebetleri o kadar karmakarışık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki, hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor. Ben bunu istemiyorum. Beni yüzde yüz doyurmayan, bana tam manasıyla lüzumlu görünmeyen şeyleri yapmak, beni kendi gözümde küçültüyor..." Açgözlülük değil bu sahip olduğun yaşamın hakkını vermek. Tam bir öz saygı örneği.

Sosyal medyada söylendiğine bakılırsa; Kürk Mantolu Madonna, en azından yakın tarihte, ekranda ya da beyaz perdede karşımıza çıkmayacak. Benim için gri, kısa, kıvırcık saçlı Maria Puder sıcak gülümsemesi ve mesafeli gözleriyle şarkı söylemeye, resminin sergilendiği salonda yürümeye devam edecek. 




1 yorum

  1. Mükemmel bir blog. Ama hemen okudum bitti :(. Daha sık yazmalısın.

    YanıtlaSil

© But First Let Me Read
Maira Gall